İrtibatı Koparmayalım!
bağrına basmak deyimi
(1) bir şeyi alıp göğsüne bastırmak. örnek: Kitabı bağrına basmış gidiyordu. (2) birini, göğsü üzerine yaslayıp sevmek, içtenlikle, sevgiyle kucaklamak. örnek: Kadın, çocuğu bağrına basmak istiyordu. (3) mecaz birini yanma alıp sevgi ve sevecenlikle yetiştirmek, ona el uzatmak. örnek: Adam, delikanlıyı bağrına basmıştı.
- göç etmek
- sinek avlamak
- gözü gibi sakınmak
- bir çıktı ama pir çıktı
- evlensek olmak
- adam etmek
- çivi gibi olmak
- canına yandığım
- zihni karışmak
- yüreği oynamak
- Allah ömürler versin
- ağzının kaşığı olmamak
- arkadan söylemek
- ahıra çevirmek
- bağdat harap
- çıbanın başını koparmak
- başına dert etmek
- etle tırnak gibi
- gönlüne doğmak
- çalımına getirmek
- yaşını başını almış olmak
- yer demir gök bakır
- çıngar kopmak
- çağı geçmek
- çıfıtlık etmek
- ayınları çatlatmak
- bıçak çekmek
- arayıp sormamak
- davul birinin boynunda, tokmak başkasının elinde
- boş durmamak
- çarpık ayak
- deli kızın çeyizi gibi
- kumpas kurmak
Son Sorgulanan Deyimler
Deyim
Anlamı
(1) bir şeyi alıp göğsüne bastırmak. örnek: Kitabı bağrına basmış gidiyordu. (2) birini, göğsü üzerine yaslayıp sevmek, içtenlikle, sevgiyle kucaklamak. örnek: Kadın, çocuğu bağrına basmak istiyordu. (3) mecaz birini yanma alıp sevgi ve sevecenlikle yetiştirmek, ona el uzatmak. örnek: Adam, delikanlıyı bağrına basmıştı.
güneşte çok yanmak, kararmak ya da kömür tozu vb. ile kara bir renk almak. örnek: Denizden dönenler arap gibi olmuşlardı.
düşünerek işe yarar bir önlem almak, düşünmek ve uygulamak. örnek: Bunu önceden akıl etmek gerekirdi.
(1) (birini) atamak, örnek: Sizi Bolu valiliği emrine veriyoruz. (2) (bir şeyi birinin) yararlanması için ayırmak, ona özgülemek. örnek: Arabayı emrinize vereceğiz.
İş güçleşmek, ancak zor kullanarak halledilecek hâle gelmek.
Bir yolunu bulun, sakın işi zora bindirmeyin.
çok yoksul bir duruma düşmek. örnek: Zavallılar onca çalışmaya karşın şimdi aç susuz kaldılar.
(1) dalgın bir durumdayken yapmak, örnek: Bağışla, dalgınlığıma geldi, bir daha olmaz. (2) dalgınlık nedeniyle ayrımsayamamak. örnek: Onu görmedim ya da dalgınlığıma geldi.
kış, soğuklar geçip kırda kalınabilecek mevsim başlamak, yaz gelmek, örnek: Dağlar misafir almaya başlamak üzereydi.
geldiği yere gitmek ya da gittiği yerden gelmek. örnek: Duramamıştı, iki gün içinde geri dönmüştü.
Yayın Ağımız
Bu listede yer alan sitelerimiz günlük hayatınızda gerek eğitim, gerek iş, gerek eğlence ve gerekse alışveriş konusunda yardımcı olmak için uzman ekipler tarafından hazırlanmaktadır.Eğitim Sitelerimiz
Eğlence Sitelerimiz
Rehber Sitelerimiz
Diğer Sitelerimiz
Tüm Hakları Saklıdır © 2008 - 2025
Sitemizin SEO çalışması Seo Uzmanı Zeze tarafından yapılmıştır.anlaminedir.com bir nerededir.com sitesidir.